25 Mart 2008 Salı

Tuzla’da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Etkinliği

16 Mart Pazar günü Mayısta Yaşam Kooperatifi Tuzla şubesinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile ilgili bir etkinlik gerçekleştirdik. Etkinlik öncesinde farklı sektörlerde çalışmış kadınlarla bir dizi röportaj yaptık. Röportaj yaptığımız kadınlar arasında deri sektöründe çalışan sendikalı bir deri işçisi, ev temizliğinde çalışan ve daha önce de tekstil ve deri sektörlerinde çalışmış olan bir kadın işçi,
ve eşini tersanelerde iş cinayetlerinde kaybetmiş olan ve bugün de sınıf mücadelesinde aktif yer alan bir kadın vardı. Bu yıl 8 Marta girerken hemen yanı başımızdaki tersaneler ve burada yaşananlar herkesin gündemindeydi ve biliyorduk ki aslında neredeyse kadınların hiç çalışmadığı tersanelerdeki iş cinayetlerinden en çok etkilenenler de yine kadınlardı. Bulunduğumuz mahallenin öbür başı da deri sanayi bölgesiydi ve Aydınlı’da kadınların azımsanmayacak bir kısmı da deride çalışıyor. Deriden emekli olan ya da çocukları ile ilgilenebilmek için kadınların seçtiği diğer bir iş alanı da ev temizliği işi. Bu iş de çalışan kadınların neredeyse tamamına yakını da iş güvencesiz çalışıyor. Bu üç iş alanında çalışanlarla yapılan röportajlar bir bakıma Tuzla’daki emekçi kadınların sorunlarını yansıtıyordu. Bu röportajları “Tuzla’nın Emekçi Kadınları” adlı kısa bir film biçimine getirdik ve etkinliğe ilk olarak bu filmi izleyerek başladık.

Filmin arkasından çoğunluğu mahalledeki kadınlardan oluşan, 35 kişinin katılımıyla bir sohbet gerçekleştirdik. 8 Mart’ın tarihinin Newyork’lu dokuma işçisi kadınların çalışma koşullarını düzeltmek için verdikleri mücadeleye dayandığı kısaca anlatılarak bugün de kadınların hatta ezilenlerin güçlü olduklarında, birlikte hareket ettiklerinde neleri başarabilecekleri üzerinde duruldu. Katılan kadınlar, bir taraftan AKP’nin kadınlara 3 çocuk yapma önerisini gündeme getirerek tepkilerini gösterirken, bir taraftan da ekonomik sıkıntının yüksek olmasına değindiler. Sık sık da kadınların evlerinden çıkmamaları, üzerlerindeki baskılara seslerini çıkarmamaları ve bir araya gelmemelerinden yakınıldı. Tersanelerdeki iş cinayetlerinde eşini kaybetmiş olan Ruhiye Levent de; kendisinin ancak bu mücadeleye katıldığı zaman bir şeyler yapabildiğini fark ettiğini, daha önce AKP’li biriyken, şimdi tam tersine onları eleştirdiğini ve şimdi iş cinayetlerini, kazaları önlemek için küçük de olsa katkısının olduğunu ve bunun kendisini ayakta tutuğunu belirtti. Söyleşi de ayrıca 2008 yılında kadınlara dönük baskının tersanelerdeki iş cinayetleriyle, SSGSS yasasıyla, zamlarla ve savaşla giderek arttığı vurgulandı. Aynı zamanda bu kadar olumsuz koşullarda bile kadınların bir araya geldiklerinde, örgütlendiklerinde etraflarına müdahale edebildiklerinin ve güçlendiklerinin altı çizildi. Ruhiye Levent bunun bir örneği olarak yanımızdayken, yine benzer bir biçimde cezaevinde bir Kürt kadını olan Sebahat Tuncel’in meclise taşınması anlamlı bir örnek olarak öne çıkarıldı.
Söyleşinin ardından kısa bir yemek arası verildi. Yemek arasının ardından yapılan şiir dinletisi ile etkinlik devam etti.
Ardından Grup Mayıs’ın türküleri ve marşları hep bir ağızdan söylenerek etkinlik sona erdi.